İnsan Ticareti Nedir? TCK 80, Cezası ve Göçmen Kaçakçılığı Farkı

İnsan ticareti nedir? TCK 80’e göre insan ticareti suçu, cezası, mağdur hakları ve göçmen kaçakçılığı ile farkları hakkında detaylı hukuki bilgi.

Av. Ahmet Sait Kendigelen

İnsan Ticareti Suçu (TCK Madde 80)

(1) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/3 md.) Zorla çalıştırmak, hizmet ettirmek, fuhuş yaptırmak veya esarete tâbi kılmak ya da vücut organlarının verilmesini sağlamak maksadıyla tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yararlanarak rızalarını elde etmek suretiyle kişileri ülkeye sokan, ülke dışına çıkaran, tedarik eden, kaçıran, bir yerden başka bir yere götüren veya sevk eden ya da barındıran kimseye sekiz yıldan oniki yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası verilir.

(2) Birinci fıkrada belirtilen amaçlarla girişilen ve suçu oluşturan fiiller var olduğu takdirde, mağdurun rızası geçersizdir.

(3) Onsekiz yaşını doldurmamış olanların birinci fıkrada belirtilen maksatlarla tedarik edilmeleri, kaçırılmaları, bir yerden diğer bir yere götürülmeleri veya sevk edilmeleri veya barındırılmaları hallerinde suça ait araç fiillerden hiçbirine başvurulmuş olmasa da faile birinci fıkrada belirtilen cezalar verilir.

(4) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.

TCK Madde 80'in Gerekçesi

Maddeye, Türkiye tarafından da onaylanan “Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi” ve “Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi Ek İnsan Ticaretinin, Öncelikle Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokol” hükümlerinin gereğini yerine getirmek üzere Tasarıda yer verilmiştir.

1990’lı yıllardan itibaren suç örgütlerinin, etkinliklerini sınırlar ötesi alana genişleterek, özellikle kadın, çocuk ve insan ticaretini örgütledikleri ve insanları bu uygar dünyada âdeta esarete tâbi kıldıkları görülmektedir. İşte bu nedenle, söz konusu Sözleşme ve Protokolün öngördüğü suçlara hukuk sistemimizde de yer verilmesi uygun görülmüştür.

Maddenin öngördüğü maddî unsurlar, kadın, çocuk veya diğer insanların tedarik edilmeleri, kaçırılmaları, bir yerden diğer bir yere götürülmeleri veya sevk edilmeleri veya barındırılmalarıdır. Ancak bu hareketler kişileri zorla çalıştırmak, bazı hizmetleri vermeye mecbur kılmak, adı geçenleri esaret veya benzerî uygulamalara tâbi kılmak yahut beden organlarından bazılarının verilmesine razı etmek maksadıyla icra edilecektir.

Maddenin birinci fıkrası, söz konusu maksatlarla gerçekleştirilecek maddî unsurların belirli araç fiillere başvurulması suretiyle gerçekleştirilmesini suçun oluşması bakımından gerekli koşullar olarak saptamıştır. Bu fiiller tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulama, nüfuzu kötüye kullanma, kandırma, mağdurların çaresizliklerinden yararlanma veya mağdurlar üzerinde sahip olunan denetim olanaklarından yararlanarak rızalarını elde etmek suretiyle gerçekleştirilecektir.

Maddenin ikinci fıkrasında, belirtilen amaçları elde etmek üzere girişilen ve suçu oluşturan yardımcı fiiller varsa artık, mağdurun rızasının yok sayılacağı belirtilmiştir. Örneğin bir kimsenin organlarını vermek hususundaki rızası, yukarıda belirtilen fiiller sonucunda elde edilmiş ise, suçun oluşması bakımından bu rıza yok sayılacaktır.

Maddenin üçüncü fıkrasında onsekiz yaşını doldurmamış olanların birinci fıkrada belirtilen maksatlarla tedarik edilmeleri, kaçırılmaları, bir yerden diğer bir yere götürülmeleri veya sevk edilmeleri yahut barındırılmaları hâlinde, suçu oluşturan araç fiillerden herhangi birisine başvurulmasa da, faile birinci fıkrada belirtilen cezaların verileceği açıklanmıştır. Bu suretle onsekiz yaşını doldurmamış çocukların birinci fıkrada belirtilen maksatlarla maddenin öngördüğü hareketlere konu kılınmaları suçun oluşmasına olanak verecektir. Maddenin son fıkrasında, bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, tüzel kişi hakkında da bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacağı öngörülmüştür.

İnsan Ticareti

21. yüzyıl itibarıyla küreselleşmenin etkisiyle tüm dünyada ve ülkemizde artan insan ticareti, “İnsanlığa Karşı Suçlar” arasında kabul edilmekte ve modern kölelik olarak nitelendirilmektedir. Geçmişteki klasik kölelik anlayışından farklı olarak günümüzde insan ticareti, özellikle kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere, bireylerin cinsel sömürü ve zorla çalıştırılması şeklinde ortaya çıkmaktadır. Temel insan hakları ihlallerinden devlet güvenliğine kadar geniş bir yelpazede etkiler doğuran bu suçla mücadele, yalnızca hukuki değil; ekonomik, sosyal ve psikolojik önlemleri de gerekli kılmaktadır. Bu nedenle faillerin tespiti ve cezalandırılması kadar mağdurların belirlenmesi, kurtarılması ve korunması da büyük önem taşır.

Suçun ortaya çıkış biçimi ve yol açtığı ekonomik, sosyal ve psikolojik sonuçlar dikkate alınarak çeşitli mücadele stratejileri geliştirilmiştir. Günümüzde suç öncesi ve sonrası koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin şekilde uygulanması ve bu tedbirlerin sürekli geliştirilmesi amaçlanmaktadır.

Uluslararası Düzenlemeler ve 4804 Sayılı Kanun

İnsan ticareti ile mücadelede uluslararası düzeyde en önemli hukuki dayanak, “Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi”ne ek olarak kabul edilen “İnsan Ticaretinin, Özellikle Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokol”dür. Türkiye, söz konusu protokolü imzalayarak 4804 sayılı Kanun ile iç hukuka dahil etmiştir.

Protokolün 3. maddesinde insan ticareti;

  • Eylem Unsuru: Kişilerin temini, taşınması, devredilmesi, barındırılması veya teslim alınması,

  • Araç Unsuru: Kuvvet kullanma, tehdit, zorla alıkoyma, kaçırma, hile, aldatma, nüfuzun kötüye kullanılması, mağdurun çaresizliğinden yararlanma veya menfaat temin etme,

  • Amaç Unsuru: Cinsel istismar, fuhuş sömürüsü, zorla çalıştırma veya hizmet ettirme, esaret, esarete benzer uygulamalar veya organların alınması,

şeklinde tanımlanmıştır.

Türk Ceza Kanunu’nda İnsan Ticareti (TCK m.80)

Türk Ceza Kanunu’nun 80. maddesi, insan ticaretini; kişileri zorla çalıştırmak, hizmet ettirmek, fuhuş yaptırmak, esarete tabi kılmak veya organlarının alınmasını sağlamak amacıyla, tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulayarak, kandırarak veya çaresizliklerinden yararlanarak temin eden, bir yerden başka bir yere götüren, sevk eden, barındıran, ülkeye sokan ya da ülke dışına çıkaran kimseler için 8 yıldan 12 yıla kadar hapis ve 10.000 güne kadar adli para cezası öngörmektedir.

Anayasal Boyut

İnsan ticareti, Anayasa’da güvence altına alınan birçok temel hakkı ihlal etmektedir:

  • Madde 17: Kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı,

  • Madde 18: Zorla çalıştırma yasağı,

  • Madde 19: Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı,

  • Madde 20: Özel hayatın gizliliği,

  • Madde 50: Çalışma şartları ve iş gücü istismarına karşı koruma.

Suçun Ortaya Çıkışı ve Dinamikleri

İnsan ticareti, özellikle ekonomik kriz yaşayan ve gelişmekte olan ülkelerde daha yoğun görülmektedir. Suç örgütleri, mağdurların ekonomik yoksunluklarını, eğitim eksikliklerini, aile içi şiddet veya toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini istismar ederek kandırıcı vaatlerde bulunur. Daha iyi yaşam ve çalışma koşulları sunma iddiasıyla kandırılan mağdurlar, cinsel sömürü ve zorla çalıştırma gibi insan onuruna aykırı durumlara maruz bırakılır.

Toplumsal ve Ekonomik Etkiler

İnsan ticareti, yalnızca mağdurların temel haklarını ihlal etmekle kalmaz; aynı zamanda toplumun ahlaki yapısını, aile kurumunu ve kamu düzenini de zedeler. Bu suçtan elde edilen gelirler suç örgütlerinin güçlenmesine, kayıt dışı ekonominin büyümesine ve kamu güvenliği ile sağlık politikalarının zarar görmesine neden olur. Ayrıca cinsel sömürü mağdurlarında cinsel yolla bulaşan hastalıkların yayılması, ülke sağlık sistemine ve toplum refahına olumsuz etkiler yaratır.

Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti Arasındaki Farklar

  • Failin Hedefi: Göçmen kaçakçılığı, devletin sınır düzenine karşı işlenen bir suç iken; insan ticareti, bireye karşı işlenen bir suçtur.

  • Rıza Unsuru: Göçmen kaçakçılığında mağdurlar genellikle kendi rızalarıyla hareket eder; insan ticaretinde ise zorlama, baskı, cebir ve hile söz konusudur.

  • İlişkinin Süresi: Göçmen kaçakçılığı, mağdurun hedef ülkeye ulaşmasıyla sona ererken; insan ticaretinde mağdur ile fail arasındaki sömürü ilişkisi hedef ülkeye ulaştıktan sonra da devam eder.

    İnsan Ticareti Suçu Yargıtay Kararları

    Fuhuş Yaptırmak Amacıyla İnsan Ticareti Suçu

    Türk Ceza Kanunu’nun 80. maddesinde düzenlenen insan ticareti suçunun oluşabilmesi için failin mağdura yönelik olarak “tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliğinden yararlanarak rızasını elde etmek” biçiminde bir harekette bulunması ve bu hareketleri yaparken veya yaptıktan sonra mağduru ülkeye sokması, ülke dışına çıkarması, tedarik etmesi, kaçırması, bir yerden başka bir yere götürmesi, sevk etmesi veya barındırması gerekmektedir. Suçun oluşması için hem araç hareketlerden, hem de amaç hareketlerden en az birisi bir arada bulunmalıdır. Araç hareketler, asıl veya amaç hareketlerden önce veya en geç bu hareketlerle eş zamanlı olarak yapılmalıdır. Böylece öncelikle araç hareketler ile mağdurun iradesi kırılmalı ve görünüşte rızası elde edilmeli daha sonra da bu husustan yararlanarak suçu oluşturan asıl amaç hareketler gerçekleştirilmelidir.

    TCK’nın 227. maddesinde düzenlenen fuhşa aracılık etme suçunun aynı maddenin 4. fıkrasında öngörülen nitelikli halinin oluşabilmesi için ise mağdura cebir veya tehdit kullanarak, hile ile ya da mağdurun çaresizliğinden yararlanarak fuhşa sevk edilmesi veya fuhuş yapmasının sağlanması gerekmektedir.

    İnsan ticareti ve fuhşa aracılık etme suçları birbirinden bağımsız olduğundan, fuhuş yaptırmak maksatlı insan ticareti suçunda, insan ticareti suçunun unsurunu oluşturan araç fiiller ile fuhşun nitelikli halini teşkil eden fiillerin bulunup bulunmadığı her suç açısından ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

    Somut olayda; oluş, dosya kapsamı ve mahkeme kabulüne göre, sanık V. A.’ın katılan H. E. fuhuş amacıyla barındırdığı ve sevk ettiği anlaşıldığından, sanığın kanıtlanan eylemlerinin TCK’nın 80/1. madde ve fıkrasında belirtilen “tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak” şeklinde gerçekleşen insan ticareti ile TCK’nın 227/4 maddesinde düzenlenen fuhuş suçlarını oluşturduğu, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun ise insan ticareti suçunun unsuru olduğu, bu nedenle ayrıca ceza verilemeyeceği gözetilmeden, sübuta eren ve unsurları yönünden oluşan insan ticareti ile fuhuş suçlarından ayrı ayrı mahkumiyeti yerine, yerinde olmayan gerekçeyle fuhuş suçu ile birlikte kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar: 2015/10157).

    Çocuk Mağdurlara Fuhuş Yaptırılarak İnsan Ticareti

    TCK’nın 80. maddesinde düzenlenen insan ticareti suçunun oluşabilmesi için failin mağdura yönelik olarak “tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliğinden yararlanarak rızasını elde etmek” biçiminde bir harekette bulunması ve bu hareketleri yaparken veya yaptıktan sonra mağduru ülkeye sokması, ülke dışına çıkarması, tedarik etmesi, kaçırması, bir yerden başka bir yere götürmesi, sevk etmesi veya barındırması gerekmektedir. Suçun oluşması için hem araç hareketlerden, hem de amaç hareketlerden en az birisinin bir arada bulunması gereklidir. Araç hareketler, asıl veya amaç hareketlerden önce veya en geç bu hareketlerle eş zamanlı olarak yapılmalıdır. Böylece öncelikle araç hareketler ile mağdurun iradesi kırılmalı ve görünüşte rızası elde edilmeli daha sonra da bu husustan yararlanarak suçu oluşturan asıl amaç hareketler gerçekleştirilmelidir. Bu durumun tek istisnası, TCK’nın 80/3. maddesindeki “on sekiz yaşını doldurmamış olanların birinci fıkrada belirtilen maksatlarla tedarik edilmeleri, kaçırılmaları, bir yerden diğer bir yere götürülmeleri veya sevk edilmeleri veya barındırılmaları hâllerinde suça ait araç fiillerden hiçbirine başvurulmuş olmasa da faile birinci fıkrada belirtilen cezalar verileceği” yönündeki düzenlemedir.

    Bu düzenleme uyarınca, çocuk mağdurların fuhuş yaptırılmak amacıyla tedarik edilmeleri, kaçırılmaları, bir yerden diğer bir yere götürülmeleri veya sevk edilmeleri veya barındırılmaları durumunda suça ait araç fiillerden hiçbirine başvurulmuş olmasa da insan ticareti suçu oluşacak, mağdura karşı fuhuş yaptırmak saikiyle amaç fiillerin gerçekleştirilmesi durumunda ise, sanığın saikini gerçekleştirip gerçekleştirmemesinin insan ticareti suçunun oluşumuna bir etkisi olmayacağından, amaç fiilleri gerçekleştirdikten sonra saiki oluşturan eylemlerden olan fuhuş eyleminin yaptırılmasıyla ayrıca fuhuş suçu oluşacak, bu durumda ise, fuhuş suçu ile insan ticareti suçu arasında fikri ictima hükümlerinin uygulanması mümkün olmayacaktır (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar : 2017/4650).

    Fuhuş Yaptırmak ve Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma

    “Ailesiyle yaşadığı sorunlar nedeniyle evden kaçan yaşı küçük mağdureyi çaresizliğinden faydalanarak başkalarıyla fuhuş yaptırmak maksadıyla akrabaları ile beraber kaldıkları eve götürüp burada zor kullanmak suretiyle barındırıp fuhuş yapması için baskı ve cebir kullanarak hürriyetinden yoksun bırakan sanık hakkında fuhuş yaptırmak ve hürriyetinden yoksun kılmak suçlarından kurulan hükümde isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma düşüncesine katılınmamıştır” (Yarg. 8.CD., 12.05.2009, 2009/3498, 2009/6704).

    Sanıkların Ayrıca Örgüt Suçundan Cezalandırılması Gerektiği

    “Sanık M…’ın mağdurlar L…, İ…, M…, T…’yu fuhuşa teşvik ederek kendine ait “3. K 00..” plakalı minibüs içerisinde ormanlık bir alanda ara sıra da sanık M… ile birlikte yaşadığı ikametgahında fuhuş yaptırdığı, sanık M…’in talimatları doğrultusunda sanık M…’nın evde mağdureler ile erkekleri buluşturup fuhuş yaptırdığı, fuhuş için mağdureleri evinde muhafaza ettiği, gelen müşterileri karşıladığı, sanıklar K… ile A…’in yabancı uyruklu bayanların müşterilere götürüp getirmelerinde örgüt adına hareket ettikleri, sanık M…’in liderliğinde kurulan örgütte sanıklar M…, K… ve A…’in bir araya gelerek tam bir işbirliği, eylemli paylaşım anlayışı içinde hareket ettikleri anlaşılmakla, sanık M…’in örgüt kurma ve yönetme, sanıklar M…, K… ve A…’in örgüt üyesi olma suçundan, yine sanıklar M… ile A…’in fuhuşa aracılık suçundan cezalandırılmaları yerine yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi yasaya aykırıdır” (Yarg. 8.CD., 22.12.2010, 2010/11721, 2010/14422)